YOLLARI ÇATALLANAN ‘ANLAR’

“Borges ve Zaman” üzerine bir yazıya kalkışmak, baştan, kolayca içinden çıkılacak bir iş gibi görünür. Değil mi ki, o ne yazmışsa zaman üzerine ve (onun) hakkında yazmıştır. Bir de başkalarının yazdıklarını. Onları da evirip çevirmiş, kendi yazısına bulaştırmış, ne zaman, kim tarafından yazıldıklarını bulanıklaştırana kadar uğraşmıştır. İşte sadece zaman -yani yolculuk, yani ölüm, yani ayna, yani bahçe, yani labirent- yazan Borges’in çeşitli yazılarından bir kolaj bile yapılsa, bir “Borges ve Zaman” yazısı yazılmış olur belki de.

Örneğin; “Ağıt” şiirindeki şu dizeler:
“...
üçüncüsü de ölüm, hepimizi alıp götüren akıp giden zamana verdiğimiz o öteki ad.”
Ya da şöyle bir alıntı:
“... bir başkasında da Tanrı’nın gizli bir adı olduğu ve bu adda (İranlıların Makedonyalı İskender’e yakıştırdıkları kristal küredeki gibi) onun dokuzuncu niteliği olan ölümsüzlüğün -evrende gelecek, şimdi, geçmiş ne varsa hepsinin ilk elden bir bilgisinin- özetlendiği savını okudu.”
kaynak;P Dünya Sanatı Dergisi